2.Dünya Savaşı sırasında bir Alman denizaltısında (U-Boot) yaşam nasıldı?

Yazının hemen başında belirtmek gerekirse kendi döneminin diğer savaş araçları içerisinde en zorlu yaşam koşulları bu denizaltılarda görev yapan mürettebatlar için geçerli olmuştu. Görev süreleri denizaltının türüne göre 3 hafta ile 6 ay arasında değişmekteydi. Bu süre zarfında denizaltı mürettebatları şuanda algıladığımız şekilde banyo yapamıyor, tıraş olamıyor ve giysilerini değiştiremiyorlardı.

U-Boot Komutanı Werner Hartmann (solda), Kasım 1942’de U-198 ile şimdiye kadarki en uzun üçüncü (200 günlük) devriye görevini tamamladıktan hemen sonra.

Denizaltı mürettebatları kabaca ikiye ayrılıyordu: uzmanlar (mütehassıslar) ve normal denizciler. Uzmanlar radyo ve dinleme cihazları, motor ve bataryalar ve torpidolar gibi spesifik alanlar üzerine eğitim almış, bunlardan sorumlu kimselerdi; denizaltının operasyonel kalması temel amaçlarıydı. Denizciler ise güverteden gözlem yapmak, güverte topunu kullanmak, torpidoları yüklemek ve denizaltının diğer kas gücü gerektiren işlerinden sorumluydular. Denizcilerin günlük periyodu 8’er saatten olmak üzere 3’e ayrılmıştı: 8 saat dinlenme, 8 saat görev ve 8 saat karışık iş süresi. Uzmanlar ise akşam 8’den sabah 8’e kadar 4’er saatten 3 periyoda ve geriye kalan zamanda 6’şar saatten 2 periyoda ayrılmıştı. Bu programlama sayesinde denizaltı 7/24 aktif kalıyordu.

Kuleden yapılan gözetleme görevleri sanılanın aksine oldukça yıpratıcı bir misyondu. Atlantik’in dondurucu rüzgarı ve hırçın dalgalarında saatlerce dürbünle gözlem yapmak gerekiyordu. Su ve rüzgar geçirmez sert kıyafetler giyilse de kuru kalmak çoğu zaman imkansızdı.

Denizaltıda bulunan içme suyu oldukça katı bir kota ile hazırlanmıştı ve kimse bunu ihlal edemiyordu. İçme suyu tanklarından birini yakıtla doldurarak operasyonel menzilini artırmayı tercih eden denizaltıların içme suyu şartları daha da zorlayıcıydı. Bu nedenden ötürü banyo ve tıraş diye bir şey yoktu. Derilerindeki tuzlu suyu çıkarmak için özel bir sabunları vardı fakat bu da deride yağ gibi bir tabaka bıraktığından tercih edilmiyordu. Hastalıkları önlemek için özel bir deodorant kullanılıyordu. Mürettebatın giyebileceği tek giysi sırtında halihazırda bulunandı, bunun dışında fazladan sadece bir çift çorapları mevcuttu.

Denizaltının içerisindeki kullanım alanları da aynı su gibi kısıtlıydı. Mürettebat üyeleri için denizaltının uygun bölgelerinde ufak birer kilitli dolap mevcuttu ve buraları kendi kişisel eşyalarını saklamak için kullanıyorlardı. Torpido bölmesi aynı zamanda mürettebat için bir yaşam alanıydı. Göreve tam torpido kapasitesi ile çıkan bir u-boot ilk 2 torpidosunu ateşledikten sonra 6 kişilik yatak yeri daha açılıyordu. Bu süreye kadar denizaltı personelinin bir kısmı tabiri caizse üst üste uyumak durumunda kalıyordu.

Torpido odasında uyuyan Alman denizaltı mürettebatları, 15 Mart 1944.

Özel alan diye bir şey yoktu. Yataklar denizaltının ortasında yer alan koridorun sağına ve soluna dizilmişti. Dinlenen bir personel sürekli olarak denizaltının içerisinde ileri geri gidip gelen diğer mürettebat üyeleri ile iç içe olmak ve bu şartlar altında uyumak zorundaydı. Kısmen özel alana sahip tek kişi geminin kaptanıydı, onu da denizaltının geriye kalanından ayıran yalnızca ince bir bez perdesiydi ve elbette denizaltının içerisinde olup biten her şeyi duymasına engel olamıyordu. Zaten kaptanın odası acil durumlarda hemen müdahil olabilmesi için radyo ve kontrol odasının hemen yanında bulunuyordu.

Denizaltıların yiyecek tedariki de yine ilginçtir. Sefere çıkmadan önce denizaltının en ufak boşlukları bile yiyecekle dolduruluyordu. Denizaltıda bulunan 2 tuvaletin biri dahi yiyecek ile dolduruluyordu ve bu bölmedeki yiyecekler tüketilmeden 45-55 kişilik mürettebat tek tuvaleti kullanmak mecburiyetindeydi. Burada denizaltı mürettebatı olmanın ender avantajlarından biri olarak, zor görev şartlarından ötürü en iyi yiyecek ve meyveleri stoklarına alabilmelerini söyleyebiliriz. Elbette nemden ötürü bir çok yiyecek hızla bayatlıyor ve ayrıca dizel kokusu siniyordu. Mürettebat tarafından böylesi yiyeceklere “dizel yiyecek” ismi takılmıştı.

U-352 mürettebatı bir arada (rütme gözetmeksizin) oturarak yemek yiyor.

İkinci tuvaletteki yiyecek stokları bitmeden önce bütün mürettebat tek tuvalet kullanabiliyordu. Bu tuvaletlerde sifon yoktu, el pompası ile okyanusa atılım sağlanıyordu. Düşman unsurlarıyla temas kurulduğu sırada ses riskinden (pompanın kullanımı ya da kemer tokasının bir demire çarpması bile denizaltının yerini belli edebilirdi) çekinilmesi nedeniyle tuvalet kullanımı kesinlikle yasaktı. Bu husus basit gibi görünse de uygun saldırı pozisyonunu yakalamak bazen saatler alabiliyordu.

Uzun süren seferler ayrıca psikolojik baskıyı da beraberinde getiriyordu. Haftalarca, bazen aylarca kara parçası görülmüyordu. Motorla ilgilenen uzmanlar bazen günlerce yüzeye çıkıp gökyüzüne bile bakamıyordu. Bu baskı koşullarını bir gemiyi batırdıktan sonra oluşan sevinç ya da kendileri saldırı altına girdiğinde oluşan korku ve heyecan kesintiye uğratıyordu. Bunun dışında mürettebatlar çeşitli kart oyunları ve sohbetler ile bu baskı ortamını nispeten hafifletmeye çalışıyordu. Örneğin kaptan Wolfgang Luth mürettebat üyelerine şarkı ezberleterek ufak çaplı yarışmalar düzenliyordu.

Amiral Karl Dönitz, U-94 mürettebatını karşılıyor.

Görevin sonuna gelindiğinde ise özellikle Fransa’da bulunan u-boot üslerinde karaya çıkan mürettebat uzun sakalları, tuza bulanmış üniformaları ve korkunç fiziksel özellikleriyle boy gösteriyorlardı. Fakat Karl Dönitz çoğu zaman onları bizzat limanda güler yüzüyle karşılıyor ve kendisi de eski bir denizaltı personeli olarak “kurtlarına” saygısını sunuyordu. Aynı şekilde üslerinden ayrılarak ava giden kurtlarını da tedirginlikle selam durduğu fotoğrafları yine hepinizin malumu…

Content Protection by DMCA.com

1 Reply to “2.Dünya Savaşı sırasında bir Alman denizaltısında (U-Boot) yaşam nasıldı?”

  1. Bunun kitabını aldım ve okuyorum gerçekten hepsi doğru Amiral Karl Dönitz iyi bir denizciymiş planlarını uygulasalardı kısmen uygulanmış çünkü örneğin daha küçük 300 adet denizaltı ve Görningten hava desteği bunlar yeterince karşılanmamış bir de doğu cephesi açılınca işler daha zor hale gelmiş paylaşım için teşekkürler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir