Bu yazımda kısaca F-16 ile çok sıklıkla karıştırılan Mitsubishi F-2’den bahsetmek istiyorum.
Mitsubishi F-2, sanıldığının aksine F-16’nın bir kopyası değildir. Tam tersine, F-16’nın üreticisi General Dynamics (Sonradan Lockheed Martin) firması tarafından verilen lisans ile Mitsubishi firması tarafından, Japon Öz Savunma Kuvvetleri için üretilen farklı bir versiyonudur.
İlk uçuşunu 7 Ekim 1995 tarihinde yapmış, üretimi 1996 yılında başlamış ve ilk uçak 2000 yılında hizmete girmiştir. Toplam 98 adet üretilmiştir. Birim maliyeti yaklaşık olarak 130 milyon Amerikan Dolarıdır.
F-16’ya göre %25 daha fazla kanat alanına sahiptir. F-16 Block-40 temel alınarak geliştirilmiştir. Klasik bir donanma uçağıdır. Hava–hava silahları da taşıyor olmasına ve çok görevli bir uçak olmasına rağmen asli tasarım amacı, Japonya’nın ezeli düşmanı olan Çin donanmasını yok etmektir. Fakat navalize edilmemiş olduğu için uçak gemilerine inip kalkamaz. F-16 Block-40 ile aynı General Electric F110-GE-100 turbofan motorunu kullanır.

F-16’dan 0.52 metre daha uzun, 1.13 metre daha geniş, 0.16 metre daha yüksek ve boşken 900 kg daha ağırdır.

Deniz hedeflerine saldırmak için birebirdir. Batı bloğu tarafından üretilen bütün anti gemi füzelerini güdümleyebilir.
Çok gelişmiş, Mitsubishi üretimi bir AESA radarı vardır. Mitsubishi F-2, tüm dünyadaki operasyonel uçaklar arasında, AESA radarı kullanan ilk uçaktır (F-22 dahil). Uçaklardan 60 tanesinin J/APG-1 AESA radarı, yeni nesil AAM-4B füzeleri ile uyumluluk amacı ile günümüzde J/APG-2 AESA radarı ile değiştirilmektedir.
İlk başta bir gündüz avcısı olarak tasarlanan YF-16’dan türetilmiş olmasına rağmen, sırf bu iş için tasarlanmış ve üretilmiş olan F-18 Legacy ve F/A-18 Super Hornet gibi safkan donanma uçaklarının arasından seçilmiştir.
F-16’nın, pilotun belinin hizasında biten kokpitinin ve tek parçalı damla şeklindeki kanopisinin, ıssız Pasifik Okyanusu üzerinde yarattığı vertigo etkisini ortadan kaldırmak için kanopisi özellikle iki parçalı olarak tasarlanmıştır. Burada amaç, ıssız okyanus üzerinde pilota bir nirengi noktası oluşturmak ve olası bir vertigo etkisini azaltmaktır. Sırf bu bile, F-16’nın aslında ne kadar iyi bir tasarıma sahip olduğunu ve farklı görevleri de yapabilecek bir diğer uçağa kolaylıkla evrilebildiğini gösterir.

Mitsubishi F-2’nin bu başarısı, F-16’nın sadece Soğuk Savaş döneminde tasarlanan ve üretilen ve NATO’nun ana muharebe uçağı olarak Varşova Paktı üyesi ülkelerin yarattığı tehditlere karşı kullanılan, çok görevli, çok ucuz bir savaş uçağı değil, aynı zamanda Soğuk Savaş sonrası Çin, Hindistan, Rusya gibi çok kutuplu yeni dünyanın yeni tehditlerine karşı hem NATO’nun, hem de ABD’nin NATO üyesi olmayan müttefikleri tarafından kullanılan, mükemmel bir savaş makinası olduğunu göstermektedir.
Mitsubishi F-2, başlangıçta yaşlanmaya başlamış olan Mitsubishi F-1 uçaklarının yerine düşünülüyordu. Bu amaç doğrultusunda Japon hükümeti tarafından tamamen yerli ve milli bir uçak tasarlamak ve üretmek maksadıyla FS-X isimli bir program başlatılmıştı. Bu program 1980’lerde başarıyla ilerlerken, ABD tarafından yapılan siyasi ve ekonomik baskılar neticesinde 1987 yılında iptal edildi ve ABD’den F-16 tedarik edilmesine dönüştü. Program zaman içinde Lockheed’le birlikte Mitsubishi Heavy Industries’in yönettiği Japon askeri şartlarına uyacak şekilde değiştirildi ve Mitsubishi F-2’nin tasarımı onaylandı.

Çin’e karşı çok uzun zamandır süregelen anlaşmazlıklar ve bölgedeki genel askeri ve siyasi dalgalanmalarla birlikte Mitsubishi F-2, Japon hava operasyonlarında ada ülkesi için giderek daha önemli bir rol oynamaktadır.


Elektrik mühendisiyim. Akışkanlar mekaniği ile ilgili Türk Patent Enstitüsü tarafından onaylanmış iki adet patentim var. Ağır sanayi sektöründeyim.
emeğinize sağlık
Müthişbişi bu uçak