1940 Temmuz ayında Fransa tamamen düşmüştü. Hitler, Britanya’ya bir çıkarma yapılması için planlara hemen başlanmasını emretti. “Deniz Aslanı” adı verilen plan ana hatlarıyla; Luftwaffe gökyüzünü temizlerken, Kriegsmarine’in İngiltere’nin güneyine çıkarma yapması esasına dayanıyordu. Batı Saha Grup Komutanı Oramiral Alfred Saalwächter’in taktiklerini denizde uygulama sorumluluğu Amiral Günther Lütjens’e verildi. Lütjens, elindeki imkânlarla olabilecek en iyi planı yürütmek için teknikler geliştirdi. Fakat Norveç Cephesi, Kriegsmarine’ye çok pahalıya mal olmuştu. 10 muhrip ve bir ağır kruvazör batmış, iki savaş gemisi büyük onarıma alınmıştı. 1. Dünya Savaşı’ndan kalma iki zırhlıdan başka kuvvetli ateş gücü sağlayabilecek savaş gemisi yoktu. Yine de Amiral Lütjens, Eylül ayında tüm planları hazırlayıp sundu. Çıkarma için en uygun yerleri belirlemişti. Amiral Lütjens’in yaptığı planda; hangi birliğin nasıl, nereden işgale başlayacağı ayrıntılı olarak belirtilmişti. Çıkarma için belirlenen bölge, Deal ve Hasting şehirleri arasıydı. Bu alan ayrıca İngiltere’nin son başarılı istilasında Normanlar tarafından da seçilmişti. Ancak Luftwaffe Britanya Savaşı’nı kaybetmişti, buna karşılık RAF gücünü koruyordu. Çıkarmaya destek verecek gemiler, RAF saldırısına karşı korumasızdı. Artık Britanya’nın işgali kâğıt üzerinde bir plandan öteye gidemezdi. Yine de, Deniz Aslanı Operasyonu her türlü olasılık için yedekte bekletilmeye karar verildi. Plan değişmişti, İngiltere işgal edilmek yerine ablukaya alınacaktı. Bu plan çerçevesinde İngiltere’ye gelecek her türlü yardımın da mutlak suretle kesintiye uğratılması şarttı. Bunun için deniz üstünde müttefik ikmal yollarını kesmek gerekiyordu.
Berlin Operasyonu kod adıyla, Kriegsmarine’nin iki hızlı savaş gemisi DKM Gneisenau ve DKM Scharnhorst, Atlantik’e geçerek ikmal konvoylarına saldırılar düzenleyecekti. İki savaş gemisini İngilizler’e yakalatmadan Atlantik sularına geçirmek, gerçekten büyük bir çaba gerektiren olaydır. Görev gücünün başına, Norveç’te başarılı operasyonlara imza atan Amiral Günther Lütjens getirilir. Lütjens, başarılı olduğu kadar ihtiyatlı ve emirlere sonuna kadar sadık bir görev adamıydı. 1. Dünya Savaşı’ndan beri donanmada ve çeşitli karargâh görevlerinde başarıyla hizmet etmişti. Norveç Cephesi sonrası terfi ve kıdem alarak Filo Komutanı olmuştu. Donanma Komutanı Erich Raeder, harekât öncesinde Lütjens’e emirler dışına çıkmadan operasyonda kendi kararlarını ve inisiyatifini kullanabileceği konusunda serbesti tanıdı. Birinci hedef konvoy gemileridir. Yıl sonuna kadar iki savaş gemisi onarımlarını tamamladı. Artık yola çıkmak için hazırdılar. Aralık başında her iki savaş gemisi Kiel’e gelerek operasyon için gereken hazırlıklara başladı. 28 Aralık 1940 günü yola çıkılmasına rağmen, şiddetli hava ve fırtına dolayısıyla operasyon ertelendi. DKM Scharnhorst Gotenhafen’e, DKM Gneisenau ise Kiel’e geri çekilmek zorunda kaldı. Harekât öncesi Lütjens, her iki geminin kaptanıyla yeniden görüşerek; “Bizim görevimiz mümkün olduğunca fazla malzemeyi suyun dibine göndermek” diyerek harekâtın asıl amacını yineledi. 3 haftalık ertelemenin ardından 22 Ocak 1941 günü “Berlin Operasyonu”, Koramiral Günther Lütjens komutasında DKM Gneisenau (Bayrak gemisi) ve DKM Scharnhorst’un Kiel’den yola çıkması ile başladı. DKM Scharnhorst’da Albay Kurt-Caesar Hoffmann, DKM Gneisenau’da ise Albay Otto Fein kaptanlık yapmaktadır.
Operasyon için çok sıkı tedbirler alınmış olsa da, İngiliz istihbaratının etkinliği hiç küçümsemeye gelmeyecek bir olasılıktı. Bir İngiliz ajanı gemilerin yola çıktığını bildirdi. Bunun üzerine Kraliyet Donanması Anayurt Filosu, gemilerin yolunu kesmek için harekete geçti. Amiral John Tovey emrindeki 3 zırhlı, 8 kruvazör ve 10 muhrip ile İzlanda güneyinde Alman gemilerini bulmayı umuyordu. Bu iki gemi, Norveç’te Kraliyet Donanması’nın başına dert olmuşlar, düzenlenen birçok saldırıdan kurtulmuşlardı. Üstelik Kraliyet Donanması’na çok ciddi zayiat verdirmişlerdi. İngilizler, Alman gemilerinin İzlanda-Faroe arasından Atlantik’e geçeceğini düşünüyordu. Aslında Lütjens de bunu planlamıştı. Fakat gelişmiş radarları iki İngiliz kruvazörünü tespit etti. Lütjens, hemen gemileri geri çevirdi ve daha önce planlanan rota yerine, Danimarka Boğazı’ndan geçebilmek için farklı bir rotaya yöneldi. HMS Naiad, düşman gemilerini tespit etti. Fakat ilginçtir, Amiral Tovey bu tespitin bir yanılsama olduğunu ve Almanlar’ı kaçırdığını düşünerek tüm görev gücüyle Scapa Flow’a döndü. Almanlar ise değişen planla birlikte 30 Ocak günü Arktik Denizi’nde tanker gemi Adria ile buluştu. Yılın bu aylarında oldukça çetin geçen hava, yakıt ikmal işleminin iki gün sürmesine neden oldu. Her iki gemi de 3400 ton yakıt alarak hemen Danimarka Boğazı’na doğru yol almaya başladı. DKM Gneisenau’dan bir denizci boğaz geçilirken suya düştü. Tüm aramalara rağmen bulunamadı. 4 Şubat günü şafak vaktiyle her iki gemi de nihayet Atlantik’e ulaşmayı başardı. Şu ana kadar her şey sorunsuz devam ediyordu. Ertesi gün tanker gemi Schlettstadt gemilere yaklaşık 3000 ton yakıt servis etti. Yakıt ikmali bir gün sürmüştü. Artık iki gemi de Atlantik avı için hazırdı. Av için iki saha vardı. Biri Kanada-İngiltere arasında yol alan HX ve SC kodlu konvoylar, diğeri ise İngiltere-Cebelitarık-Freetown arası SL ve OG koduyla nakliye yapan gemilerin kullandığı rota. Güneydeki konvoyların koruma gemileri neredeyse yoktu ve bu durum Alman istihbaratının gözünden kaçmıştı. Ancak kuzey konvoylarının tamamı, en az bir koruma eskortuyla faaliyet gösteriyordu. Amiral Lütjens, o sıralar Atlantik’te görevde olan DKM Admiral Hipper’i, şaşırtma amaçlı güneye gönderdi.
Alman istihbaratı, 31 Ocak’ta Kanada, Halifax’tan ayrılan HX-106 konvoyunu öğrenmişti. 8 Şubat günü konvoyun tam yeri Alman gemilerine bildirildi. İlk saldırı bu konvoya düzenlenecekti. 9 Şubat sabahı saat 08.30’da konvoy ile temas sağlandı. Saat 09.47’de, 28.000 metre uzaklıktan konvoy içerisinde bir savaş gemisi fark edilir. 11 dakika süren usta işi bir takip sonrası düşman gemisi HMS Ramillies olarak tanımlandı. Göreve çıkmadan önce alınan direktif kesindi. Hiçbir şekilde düşman muharip gemileri ile çatışmaya girilmeyecektir. Her ne kadar HMS Ramillies eski bir savaş kruvazörü olsa da, aynı silah yapılanmasına sahip olan HMS Renown ne kadar güçlü bir rakip olduğunu daha önce Lütjens’e Norveç yolunda kanıtlamıştı. Bu sırada tuhaf bir olay yaşandı. DKM Scharnhorst kaptanı Albay Hoffmann, Gneisenau’dan ayrılmak için yön değiştirdi. Asıl amacı ise HMS Ramillies’i üzerine çekerek filodan koparmak böylece DKM Gneisenau’ya av için uygun ortamı oluşturmaktı. Fakat Amiral Lütjens bu manevrayı kestiremedi. Hemen telsiz sessizliğini bozarak Albay’a ulaştı ve eski konumuna dönmesini emretti. Albay niyetini anlatmak istese de Amiral; eğer eyleminde ısrarcı olursa emre itaatsizlik suçlamasına maruz kalacağını bildirdi. Zaten HMS Ramillies de konvoydan ayrılacak gibi görünmüyordu. Amiral, eylemi iptal etti. Almanlar açığa çıkmıştı. En azından Lütjens böyle düşünüyordu. Gerçekte ise İngilizler o esnada sadece bir gemiyi tespit edebilmişti. İngiltere’ye bildirilen telsiz raporunda DKM Admiral Hipper’in, bölgede faaliyet gösterildiği bildirildi. İngilizler uzak mesafeden Alman gemisini yanlış tanımlamıştı. Bunun nedeni ise DKM Admiral Hipper’in bu bölgede denizde olduğunun zaten biliniyor olmasıdır. HMS Naiad’nın raporunu görmezden gelen Amiral Tovey, DKM Scharnhorst ve DKM Gneisenau’nun demirde olduğunu raporlamıştı. İki kardeş Atlantik Okyanusu’nda rahatça avlarına devam edebilirdi.
15 Şubat günü yakıt tankerleri Esso Hamburg ve Schlettstadt ile Kanada-İzlanda arasında buluşuldu. Her iki savaş gemisi de depolarını doldurdu. Yakıt ikmalini takip eden 7 gün boyunca denizde nakliye gemi konvoylarını aradılar. Nihayet, 22 Şubat günü Newfoundland’ın 500 mil doğusunda, batıdaki Amerikan limanlarına doğru giden bir filoyu tespit ettiler. Boş olan gemilerin koruması yoktu. Konvoy gemileri de Almanları tespit etmesiyle durumu Amiralliğe bildirmek amaçlı telsiz iletişimine geçtiler. Alman gemileri ise üstün hızlarıyla arayı kapatarak dört gemiyi batırdı. Diğer dört gemi batırılırken SS Harlesden savaş gemilerini atlatmayı başardı. Konvoydaki diğer gemi SS Harlesden’de güçlü bir radyo vardı. Bu geminin muhakkak susturulması gerekiyordu. Lütjens, DKM Gneisenau’nun keşif uçağı Arado Ar 196’yı, kaçan gemiyi bulması için havalandırdı. Uçak döndüğünde aldığı hasara rağmen geminin antenini imha ettiğini bildirdi. Artık SS Harlesden’in yeri biliniyordu. 23.00’da gemi batırıldı. Kovalamaca tahmin edilenden uzun sürmüş, atışlar uzak mesafeden yapılmış ve fazlaca mühimmat harcanmıştı. 9 Şubat’tan beri ilk defa telsizini açan Lütjens, yeni bir tedarik için Azor’da buluşulmasını emretti. 26 Şubat günü yakıt ve mühimmat ikmali için gelen Ermland ve Friedrich Breme’ye, 180 esir denizci aktarıldı. Esirler arasında 11 yaralı vardı.
Amiral, güneydeki verimsiz avdan huzursuz olmuştu. Burada oyalanmak yerine Batı Afrika kıyılarına doğru yöneldiler. 5 Mart günü keşif uçağını kaldırdı ve bölgede arama faaliyetine başladılar. Üzücü bir şekilde uçak dört saat sonra yakıtı bittiği için denize indi. Aynı gün saat 23.00’da Almanya’dan gelen mesaj, U-124’ün iki büyük savaş gemisinin bölgede faaliyet gösterdiğine dair raporunu savaş gemilerine bildirdi. U-124, bölgede faaliyet gösteren Alman akıncı gemileri hakkında uyarıldı. 6 Mart’ta U-124 kaptanı Teğmen Wilhelm Schulz, bölgedeki durum hakkında Amiral Lütjens ile görüştü. 7 Mart günü SL-67 konvoyu tespit edildi. Ancak konvoy boş değildi; toplam 58 gemilik konvoya, HMS Malaya ve birkaç kruvazör eşlik ediyordu. Emirler kesindi; hiçbir suretle İngiliz muharip gemileriyle çatışmaya girilmeyecekti. Lütjens geri çekildi ancak U-124 ve U-105’i konvoya yönlendirdi. U-105 bir, U-124 ise dört gemiyi 21 dakika içerisinde batırarak kendi skor hanelerine yazdılar. U-105 derinlik bombalarıyla hafif hasar almıştı. Konvoyun potansiyeli göz önüne alınarak U-106 da bölgeye çağrıldı. (Takip eden sekiz gün içinde U-105 ve U106, 7 gemi daha batıracaktı. 20 Mart günü ise U-106, HMS Malaya’yı torpille vurmasına rağmen batıramadı.) Gemilerdeki 62 İngiliz denizci yaşamını yitirdi. 300’ü ise gemiler batmadan önce kurtarıldı. Lütjens gece karanlığında filoya saldırmayı düşündü ancak HMS Malaya’nın varlığından dolayı vazgeçti. İkmal gemileriyle buluşmak için rota değiştirdiğinde tatlı bir sürprizle karşılaştı. Tek başına yol alan ve İskenderiye’ye kömür taşıyan Yunan gemisi SS Marathon, kolay bir av olmuştu.
11 Mart günü Ermland ve Uckermark tekrar yakıt ikmali için gemilerle buluştu. Bundan istifade eden Amiral, hem savaş gemilerinin hem de yakıt tankerlerinin kaptanları ile bir durum değerlendirmesi yaptı. Ertesi gün, Batı Saha Grup Komutanlığı’ndan bir emir aldı. DKM Admiral Scheer ve DKM Admiral Hipper kuzeyde faaliyet gösterecekti. Alman istihbaratı, İngiliz Akdeniz Filosu’nun batıya doğru geçişi konusunda uyardı. Şimdi, DKM Admiral Scheer’in Danimarka Boğazı’ndan rahatça geçmesi için saptırma manevrası yapması gerekiyordu. İngiliz Donanması’nın dikkatini çekmenin en kolay yolu HX konvoy rotası üzerinden Brest kentine gitmekti. Dönüş yolunda elindeki tüm güç ile konvoy aramaya başladı. 30 mil mesafe ile yol alan iki gemi, 39° Kuzey ile 46° Batı arasında seyrediyorlardı. Takvimler 15 Mart gününü gösterdiğinde aradıkları konvoylardan birine denk geldiler. 6 gemiden oluşan konvoyu durdurdular. Konvoydaki tüm gemilerin mürettebatı, el konulan SS Polykarb’a aktarılarak Bordeux kentine gönderildi. Kalan gemiler top atışıyla batırıldı. Günün sonunda yüzler gülüyordu. Operasyon boyunca o güne kadar elde edilen başarı, tek günde ikiye katlanmıştı.
Ertesi gün Alman tedarik gemileri Uckermark ve Ermland yaklaşık 10 gemiden oluşan bir filoyu tespit etti. Amiralin verdiği direktiflerle konvoy savaş gemilerinin üzerine doğru kovalandı. Tuzağa düşürülen konvoyla temas sağlandı ve savaş gemileri önlerini kesmek için manevraya başladılar. Uygun mesafeden atışa başlandı ve 9 gemi batırıldı. Ancak bu sefer Almanlar için bir sürpriz daha yaşandı. SS Chilean Reefer ile DKM Gneisenau arasında bir çatışma çıktı. Konvoy arasına gizlenmiş bir kruvazör, ya da başka bir muharip gemi olabileceğinden endişe eden Almanlar, güvenli bir mesafeye çekildiler. Uzak mesafeden ana bataryalar ile ateşe başlandı ve nihayet SS Chilean Reefer batırıldı. Batan geminin mürettebatını kurtarmak için çalışma başlatılmak üzereyken İngiliz savaş gemisi HMS Rodney ortaya çıktı. Ufukta beliren gemi, Amiral’in hislerini doğrular nitelikteydi. HMS Rodney ise bir yanılgı sonucu HMS Emerald olarak tanımlandı. HMS Emerald, Alman gemilerinin dişine göreydi ancak çatışmaya girmeme emri halen geçerliydi. Amiral ise denizdeki kurtarma çalışmalarının bırakılıp, bölgeden ayrılması için emir verdi. HMS Rodney, denizcileri kurtarmak için bölgede oyalanınca Alman gemileri hızlarını kullanarak Fransa’ya dönüş yoluna koyuldular. HMS Rodney kurtarmadan sonra peşlerine düşmüş olsa da, hızı onlara yetişmeye asla yetmeyecekti. 18 ve 19 Mart günü, ikmal tankerleri Ermland ve Uckermark ile son kez buluşulup gereken miktarda yakıt alındı. 20 Mart’ta HMS Ark Royal’in keşif uçakları gemileri belirledi ama artık yapacak bir şey yoktu. İngilizlerin H Gücü gemileri yakalayacak kadar yakın değildi. Yine de hafifçe kuzey yönüne manevra yapılarak gözcü uçaklar aldatıldı. 21 Mart günü İngiliz kıyı keşif uçakları Almanlar ile temas kurdu. Aynı gün artık Luftwaffe’nin güvenli kanatları altındaydılar. Akşama doğru Kriegsmarine torpil botları filoya eskortluk yapıyordu. 22 Mart günü Brest’e girerek demirlediler. İki geminin de hafif onarıma ihtiyacı vardı.
Berlin Operasyonu, dünya denizcilik tarihinde eşine az rastlanır, son derece başarılı bir operasyondur. İki savaş gemisi, kendilerine tedarik sağlayan yakıt tankerlerinin desteğiyle 60 gün boyunca hiçbir limana uğramadan açık denizde kaldılar. Tankerler toplamda 6 kez yakıt ikmali yapmıştır. Bu süre zarfında savaş gemileri 28.650 kilometre yol kat etti. İki geminin toplam kat ettiği mesafe, tedarik tankerlerinin buluşma noktasına geliş ve dönüşte kat ettiği yol hesaba katılınca 120.000 kilometrenin üzerindedir. Dünyanın çevresinin 40.075 km olduğu belirtelim. Büyük bir zaferdi. 60 günde DKM Scharnhorst 41.588 ton toplam ağırlığında 8 gemi, DKM Gneisenau ise 40.323 ton ağırlığında 13 ticaret gemisini batırdı. Böylece U-boot’ların katkısıyla toplamda 110.000 ton ağırlığında 26 gemi batırıldı, 1 gemiye de el konuldu. İngiltere açısından durum kritik bir hal almıştı. Atlantik konvoylarının artık ciddi bir korumaya ihtiyacı olduğu ortaya çıkmıştı. Daha da önemlisi Alman tedarik zinciri tahmin etiklerinden daha efektifti. Danimarka Boğazı geçilirken denize düşen bir mürettebat, harekât boyunca yaşanılan tek can kaybıydı. Gemiler görevi tamamlamıştı, ancak Amirali bekleyen bir görev daha vardı. Alman Donanması’nın o güne kadar yapılmış en büyük savaş gemileri DKM Bismarck ve DKM Tirpitz’i, Atlantik’e çıkararak benzer bir operasyon için komuta edecekti. Böylece 4 savaş gemisiyle Atlantik kontrol altında tutulacaktı. Şimdi Fransa’da dinlenip bu operasyona hazırlanması gerekiyordu.
Berlin Operasyonu raporunu hazırlayan Günther Lütjens, raporunda bir öneride bulunmuştur. Tasarımları gereği; denizaltı, muhrip, hafif kruvazör, ağır kruvazör ve cep zırhlıları zaten torpillere sahipti. Ancak Scharnhorst sınıfı hizmete girdiğinde torpilleri yoktu. Bu gemilerin torpillerle donatılma fikri Amiral Günther Lütjens’e aittir. Scharnhorst sınıfı akıncı gemileridir. Bununla birlikte Britanya ile savaşın patlak vermesi üzerine, düşman donanması ile savaşmanın yanı sıra, ticaret gemilerine saldırmaya yönelik görevler de aldılar. Lütjens, verdiği öneride basit bir buharlı gemiye yapılan top saldırılarının çok maliyetli olduğunu belirtti. Örneğin DKM Scharnhorst, tam salvoda 9 mermi atıyordu. Öldürücü darbe vurulana kadar bu atışlar her seferinde maliyeti artıyordu. SS Chilean Reefer batırılana kadar 75 adet 28 cm mermi kullanılmıştı. Üstelik birde buna silah ömürlerinin tamamlanma süresi eklendiğinde, durum daha kötüleşiyordu. Ancak bir torpilin ölümcül etkisi daha kesindi. Donanma, Lütjens’in raporunu olumlu görerek Scharnhorst, Gneisenau, Bismarck ve Tirpitz’in ilk modernizasyonunda torpil tüplerinin montajlanmasını onayladı.
Bilgi:
- RAF: Royal Air Force (Kraliyet Hava Kuvvetleri)
- Rheinübung Harekatı için DKM Bismarck ile DKM Tirpitz göreve çıkacaktı. Ancak DKM Tirpitz deniz denemelerini tamamlayamadı ve personel sıkıntısı çektiği için DKM Prinz Eugen görevlendirildi.
Kaynaklar:
- wikipedia.org/wiki/Günther Lütjens
- ww2db.com/battle_spec
- wikipedia.org/wiki/Operation Berlin
- uboatphotos.net/operation berlin
- scharnhorst-class.dk/scharnhorst/history
- www.kbismarck.com/scharnhorst
- www.wrecksite.eu
Denizcilik tarihi meraklısı biri olarak severek okuduğumu belirteyim. Dikkatimi çeken bir konu var. Alman’lar neden İngiliz’ler ile savaşmaktan kaçınıyor? Yani saldıracakları konvoyda koruma varsa geri çekilmiş. Bunun nedenini merak ettim.
Merhaba Selçuk Bey, yazıyı beğenmenize sevindim, teşekkür ederim. Sorunuzu şu şekilde cevaplayım. Harekatın yapıldığı tarihe bakacak olursak, Kriegsmarine savaşa başladığı günden beri iki ağır kruvazör, bir hafif kruvazör, 12 muhrip kaybetmişti. Yani oldukça sarsılmıştı. Amiral Raeder, elindeki gemileri korumak istiyordu. Zaten Berlin Operasyonu’nun amacı ticaret gemilerine saldırmaktı. Koruması olmayan, gafil avlanan gemiler. Korumaları olanlar iki gemiyi oyalayıp yerlerini belli ederlerse, harekat beklenen etkiyi gerçekleştiremezdi. Zaten Atlantik düşman kaynıyor. Kanada, İngiltere ve Malta’da konuşlu Müttefik gemileri derhal müdahale edebilirdi. Zaten birkaç ay sonra Bismarck ve Prinz Eugen’in böyle bir olay yaşayacaktı.