ABD’nin bugün “süpergüç” olarak nitelendirilmesinin altında yatan nedenlere bakıldığında sosyoekonomik yapısı, jeopolitik konumu ve tarihsel süreçte yaşanan olaylar dışında incelenmesi gereken en önemli konulardan birisi askeri teknolojideki gelişme sürecidir.
Sanayi devriminin etkileri ile beraber tüm dünyanın giriştiği “teknoloji yarışı” silah sanayii için de geçerliydi. Amerika Birleşik Devletleri’nin ise kuvvetli bir siyasi oluşum olarak ortaya çıkması 19. yüzyılın başında olacağı için yarışa dahil olmakta az da olsa gecikmiştir. Fakat bu dezavantajlı durumunu -az sonra anlatacağım- “Amerikan Sistemi”ni oluşturarak ortadan kaldırdı. ABD’nin teknolojik ilerlemesine girmeden önce Avrupa’daki tüfek ve askeri teknoloji serüvenine kısaca göz atmakta yarar var.
İlkel Tüfekler Dönemi
Avrupa’da ilk kez “tüfek” olarak adlandırılabilecek silahların kullanıma başlanması 14. yüzyıla kadar gitmektedir. 15. ve 16. asırlarda az sayıda ve ilkel şekilde kullanılan tüfekler belirleyici etken değildi. Ağızdan dolar bu tüfeklerin doldurması uzun sürdüğünden, etkili menzili az ve isabet oranı düşük olduğundan savaş alanında kullanımı için yeni taktikler geliştirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin de kullandığı “volley fire” denen yaylım ateşi yüzyıllar boyunca bir askeri taktik olarak varlığını korumuştur. Bu askeri sistemde amaç tüfeklerin isabetli ve uzun menzilli olması değil atış çokluğu idi. Fitilli tüfeklerin olumsuz hava koşullarında sıkıntı çıkarması dolayısıyla zamanla çakmaklı tüfeklere geçilmiştir. Yiv ise tüfekler ağızdan doldurulduğu için kaliteli bir şekilde kullanılamamıştır. Hemen hemen 19. yüzyıla kadar tüfek teknolojisinde önemli bir değişiklik olmamıştır. Avrupa daha çok savaş alanında rüşdünü kanıtlamış olan topa yatırım yapmıştır.
Silah Teknolojisi Gelişiyor
19. yüzyıla geldiğimizde hala daha bütün Avrupa çakmaklı tüfek kullanmaktaydı. Yüzyılın hemen başında kapsüllü tüfeğin icadı daha sonraki gelişmelere kapı açmıştır. Tüfeğin menzili düşük olduğundan tek çare yiv olarak görülmekteydi. Fakat ağızdan doldurulan silahlarda bu durum oldukça zorluk çıkarmaktaydı. Silahı doldururken namludan kolayca geçen, ateşlendikten sonra ise basınçla genişleyip yivlere oturan bir sistem geliştiren Yüzbaşı Claude-Etienne Minie Ağızdan dolar silahların doruk noktasını oluşturmuş oldu. Daha öncesinde 100 metre menzilli olan kapsüllü tüfekler 300 metreye kadar etkili menzile kavuşmuştu.
Bu aşamadan sonra geçilecek sistem kuyruktan dolar sistem olacaktı. Bu sistem lk olgun örneğini 1841 yılında Prusya Dreyse iğneli tüfeği ile vermiştir. Minie tüfeği dakikada iki atış yaparken bu tüfek dört ila yedi atış yapabilmekteydi. İğneli tüfekler Prusya’nın II. Reich’ı kurma yolunda yaptığı Sadowa ve Sedan savaşlarında kendini ispatladı. Aynı dönemde tüfekler savaşı olarak bilinen Amerikan İç Savaşının da etkisiyle bu tarihten itibaren savaşlarda bir numaralı rol tüfeklerin olacaktı.
Amerikan Kongresi’nin Farkındalığı
Amerikan bağımsızlık savaşındaki en büyük destekçi Fransa’nın Amerikalılara göndermiş olduğu 1776 yapımı Fransız Charleville tüfeği ilk Amerikan askeri teçhizatını oluşturmaktaydı. Bağımsızlık sonrası Amerikan kongresinin Fransa ile yaşadığı anlaşmazlık Amerikanları kendi askeri sistemlerini oluşturmaya itmiştir. Alınan karar neticesinde silah sanayiine 800 bin dolar ayrılmış, Springfield ve Harpers Ferry federal silah fabrikalarının kurulmasına öncülük edilmiştir. Hükümetin tüm askeri ekipman için iç piyasaya yönelmesi ve özel sektöre büyük kontratlar verilmesi Amerikan silah sisteminin temellerini oluşturmuştur.
Amerikan Sistemi Makine Gücü İle Doğuyor
Sanayi devrimi ile beraber Avrupa’da pek çok üretim makine gücü ile birlikte yapılmaktaydı fakat silah üretiminde hala geleneksel yöntemler izlenmekteydi. Avrupa silahları zanaatkarların ellerine bıraktığı sırada ABD kalifiye eleman bulmanın zorluğundan dolayı askeri sanayide makineleşmeye gitti ve ilk kez Avrupa’nın önüne geçmiş oldu. 1851 senesinde Londra’da düzenlenen expo fuarında Samuel Colt’un icadı ilk seri atar tabanca “revolver” büyük ilgi uyandırdı. İngilizler bu tarihten sonra “Amerikan Sistemi” olarak adlandıracakları ABD askeri sanayiini yakından takip etmeye başladı.
Silah Üretiminde Devrim: “Interchangeability”
Eski sistemde zanaatkarların elinde üretilen silahlar hem üretim masrafını artırmakta hem de farklı boyutlarda parçalar dolayısıyla onarımı imkansız hale getirmekteydi. Öyle ki ABD bu sıkıntıyı aşmak için 1820 yılında John Hall ile ürünler arası değiştirilebilirlik olarak tercüme edilebilecek “interchangeability” sistemini geliştirmek üzerine bir kontrat imzaladı. Bu fikir ilk ortaya atıldığında amaç kalitede standardı korumak ve savaş alanında bozulan silahları bir uzmana ihtiyaç duymadan tamir edebilmekti. Amerikan askeri çevrelerinin de bu konuda destekçi olması askeri sanayi için bir devrim niteliğinde olan bu sistemin başarıyla uygulanmasına yardımcı oldu.
Yeni Teknolojileri Deneme Sahası Olarak İç Savaş
1860 yılında patlak veren Kuzey-Güney savaşında Kuzey Federal Hükümeti silah fabrikalarını bünyesinde bulundurmakla şanslı durumdaydı. Bir çok özel şirketin yanında Springfield fabrikasından da edindiği tüfekler ile Güney Konfederasyonu’na büyük üstünlük sağladı. “Tüfekler Savaşı” olarak anılan savaşta Güney Konfederasyonu silahlarının çoğu kısmını Avrupa’dan ithal ederken özel şirketlere verdiği kontratların tahsilini Kuzey Federal hükümetinin ablukası nedeniyle almakta zorlanıyordu. 5 yıllık süreç içinde üretime hız veren ve elindeki silahları tatbik eden Kuzey Federasyonu’nun elinde milyona yakın silah kaldı. Savaş sonu müşteri bulmakta zorlanan Amerikan şirketleri ya ürettikleri şeyleri değiştirdi ya da yurt dışına açılmak zorunda kaldı. Örneğin Burnside Rifle Company kullandığı makineleri satıp lokomotif işine girerken Colt Çarlık Rusya’ya Winchester Repeating Arms ve Providence Tools Osmanlı’ya silah ihraç etmeye başladı.
Avrupa’nın Gelişmenin Farkına Varması
İngiltere Amerikan Sistemi’nin farkına 1850 yılında vardı. Amerikaya gönderdiği komisyonda farkedilen durum dudak uçuklatacak cinstendi. Geleneksel üretim yapan İngiltere’de 75 kişi bir günde 100 dipçik üretirken, Amerikan Sistemi’nde bu işi bir günde sadece 17 kişi yapmaktaydı. Bu durum diğer parçalar ile birleştiğinde çok büyük bir maliyet farkı ortaya çıkarmaktaydı. Bu durumdan ders çıkaran İngiltere aynı sistemi Enfield fabrikasına entegre ederek ABD’ye yetişmeye çalıştı. Daha sonrasında bu sistem hızla Avrupa’ya yayılacaktı. Amerikan şirketleri ise Avrupa pazarına kendi silahlarını sürmeye devam edecekti.
İleri Okuma:
-Ali İhsan Gencer-Ali Fuat Örenç-Metin Ünver, Türk-Amerikan Silah Ticareti Tarihi, Doğu Kütüphanesi, İstanbul, 2008
-Debra Wolter, Silah, Tabanaca ve Tüfeklerin 800 Yıllık Tarihi, Tercüme: Cenk Pamay, İstanbul, 2008
-Volley fire için bkz: Günhan Börekçi, “A Contribution to the Military Revelation Debate: The Janissaries Use of Volley Fire During the Long Ottoman-Habsburg War of 1593-1606 and the Problem of Origins”, Act
Orientalia Academia Scientiarum Hung, Vol. 59/4, 2006, s. 4007-438
-Sanayi devrimi için bkz: Phyllis Deane, İlk Sanayi İnkılabı, Çev. Tevfik Güran, Ankara 1988
-John D. McAulay, Rifless of the US Army 1861-1906, Lincoln 2003

İstanbul Üniversitesi’nde Tarih okuyorum. Tarihin her alanı ile ilgilenmekle birlikte genellikle Ortaçağ ve genel askeri tarihe ilgi duymaktayım. Okumalarım genellikle tarih ve felsefe üzerine ayrıca zaman buldukça edebi okumalar da yapmaktayım. Bilgiyi en iyi öğrenme şeklinin onu aktarabilmekten geçtiği fikrindeyim…