B-52’ler Soğuk Savaş yıllarında SSCB topraklarına nükleer bomba taşınabilmesi amacı ile geliştirilmiş, ilerleyen aşamada çeşitli modifikasyonlardan geçerek konvansiyonel görevlerde de kullanılır hale gelmiştir. İlk uçuşunu 15 Nisan 1952’de gerçekleştiren B-52, 1954 yılından itibaren B-36 Peacemaker ve B-50 Superfortress uçaklarının yerini alarak ABD Hava Kuvvetleri’nde kullanıma girmiştir. 1952-1962 yılları arasında toplamda 744 adet B-52 üretilmiştir. 2013 yılından itibaren aktif serviste olan B-52 sayısı 78’dir. Bu yazı kapsamında B-52’nin bugün hala serviste olmasının nedenlerini ve serviste kalabilmesini sağlayan etmenleri inceleyeceğiz.
B-52’nin Serviste Kalabilmesini Sağlayan Etmenler
B-52’nin temelleri 21 Ekim 1948 tarihinde, “altın nesil” olarak tabir edilen Boeing mühendisleri Schairer, Carlsen, Blumenthal, Wells, Withington ve Pennell tarafından Ohio, Dayton’da bulunan Van Cleve isimli otelde atılmıştı. Bu tarih askeri havacılık tarihindeki önemli dönüm noktalarından biridir.
Bahsi geçen Boeing mühendislerinin B-52 üzerine çalıştığı dönemde gelişmiş bilgisayarlar henüz uçak tasarımı alanında kullanılmıyordu. Mühendisler geleneksel çizim aletleri ve daha önceki projelerden elde edilen verilerle tasarım yapıyorlardı. Bu süreçte B-52’nin gövde iskeleti tamamen sıfırdan inşa edilmek zorundaydı çünkü o tarihlerde benzer bir gövde iskeleti üzerinde henüz çalışma yapılmamıştı, dolayısıyla ihtiyaç duyulan hassas verilere mühendisler sahip değildi. Bu noktada bütün iyi mühendislerin yaptığı gibi Boeing mühendisleri de tahmini hesaplamalar yapmış ve üzerine kendi güvenlik marjlarını eklemişlerdi.
Boeing mühendislerinin gerekli hesaplamaları yaparak tasarladığı gövde iskeleti B-52 gibi bir uçak için gerekenden daha ağır ve güçlü olarak ortaya çıkmıştı. O dönemde askeri ihalelerde yarışan uçaklar için uçağın gövde iskeleti ağırlığından -dolayısıyla ömründen- özellikle fedakarlık edilerek daha fazla yakıt ve mühimmat taşıması amaçlanmaktaydı. Çünkü Soğuk Savaş yıllarında uçaklar kısa sürede gelişen yeni teknolojiler sebebiyle kısa sürede etkisiz hale gelebiliyordu ve bu durumda gövde ömrü öncelikli bir kriter olarak değerlendirilmiyordu. Fakat Boeing mühendisleri daha önce benzeri olmayan bir proje üzerinde çalıştıkları için hesaplamalara ekledikleri güvenlik marjlarında katı davranmışlar ve bomba yükü ile yakıt miktarından ödün vererek gerekenden daha sağlam bir gövde iskeleti elde etmişlerdi.
B-52 tasarım aşamasındaki bu özellikleri sayesinde günümüze kadar farklı amaçlar için bir çok ağır modifikasyondan geçmiş olmasına rağmen bugün hala serviste kalabilmiştir. Öte yandan aradan geçen süre zarfında uçaklar üzerinde yapılan çalışmalarda gövde iskeletinde ciddi boyutta bir metal yorgunluğu sorununa rastlanılmamıştır. Nitekim bu özelliklerinden ötürü Amerikan Hava Kuvvetleri B-52’leri 2040 yılına kadar kullanmayı planlamaktadır. B-52 filolarında çalışıp emekli olan bir çok subay da uçakların en az 60-70 yıllık daha gövde ömrü olduğunu belirtmektedirler.
B-52’nin Serviste Kalmasının Nedenleri
ABD dünyanın en büyük ekonomisine, dünyanın ezici farkla en büyük askeri bütçesine, dünyanın en iyi teknik üniversitelerine ve köklü bir askeri havacılık birikimine sahip olmasına rağmen neden B-52 yerine yeni bir uçak geliştirememiştir? B-52 kendi ömrünü uzatan özelliklere sahip olduğu gibi bazı tarihsel olayların da bu durumda etkisi olmuştu. Soğuk Savaş yıllarındaki konvansiyonel ve nükleer savaş doktrinlerindeki değişimler ile askeri teknolojide yaşanan ilerlemeler B-52’nin potansiyel rakiplerinin önünü birer birer kesmiş ve kendi ömrünü uzatmıştı.
İlk uçuşunu 1956 yılında yapan B-58 Hustler 2 Mach hız sınırını aşan ilk bombardıman uçağıydı ve Sovyet toprakları üzerinde yüksek irtifada, yüksek hızla uçarak bombardıman yapabilmesi öngörülüyordu. Dönemin askeri uzmanları tarafından büyük umutlar bağlanan B-58 Hustler, gelişen Sovyet hava savunması karşısında kısa sürede yüksek irtifada, yüksek süratle uçan bir hedef haline gelmiş ve 1960’da başlayan servisi yalnızca 10 yıl sonra, 1970’te son bulmuştu. B-58’in alternatif görevler için kullanımına dair çalışmalar yapılsa da bakım maliyetinin yüksek olması bunu engellemişti.

1964 yılında ilk uçuşunu yapan XB-70 Valkyrie süpersonik bir stratejik bombardıman uçağıydı. Bu uçak temelde 21.000 metre irtifada, binlerce kilometre mesafeyi 3 Mach üzerinde hızla uçarak, taşıdığı nükleer silahları Sovyet toprakları üzerindeki hedeflere bırakmak üzere geliştirilmişti. Uçağın hızının onu bütün önleme uçaklardan koruyacağı öngörülüyordu. Fakat XB-70’in hem üretim hem operasyonel maliyetinin çok yüksek olması (günümüz için bile yüksektir) ve menzilinin B-52’den önemli ölçüde kısa olması önemli sorunlardı. Öte yandan test uçuşlarında gözlemlenen karmaşık sorunlara dönemin teknik koşullarında çözüm getirmekte yaşanan güçlükler, projenin XB-70’in ilk uçuşundan 5 yıl sonra, 1969 yılında sonlandırılmasına neden olmuştu. 1960’larda bir çok otorite tarafından “1980’lerde B-52’lerin tamamını emekli edecek uçak” olarak tanımlanan B-70 (XB-70’in seri üretim isimlendirmesi) 5 yıl içerisinde tarih sayfalarındaki yerini almıştı.

Gelecekte B-52’leri emekli edeceği düşünülen bir başka proje de ilk uçuşunu 1974 yılında yapan B-1 Lancer bombardıman uçağıydı. 1973-1974 ile 1983-1988 yılları arasında toplamda 104 adet üretilen B-1 Lancer günümüzde hala servistedir ve B-52 ile B-2 uçaklarıyla birlikte Amerikan Hava Kuvvetleri’nin üç stratejik bombardıman uçağından biridir. B-1 Lancer’ın bakım sürecinde yaşanan teknik sorunlar, ilerleyen aşamada servise giren B-2’ler ve en önemlisi geliştirilen AGM seyir füzeleri günümüzde B-1 Lancer’ı bir destek uçağı pozisyonuna düşürmüştür. Seyir füzeleri geliştirilmeden önce B-1 Lancer bombardıman uçaklarının radarların tarayamayacağı kadar alçaktan uçarak Sovyet hava savunma sistemlerini vurup boşluklar açması ve bu boşlukların da B-52’ler tarafından kullanılması planlanıyordu. Fakat seyir füzelerinin geliştirilmesi ve bu füzelerin B-52’ler tarafından da etkili bir biçimde kullanılabilmesi B-1’lerin temel geliştirilme amacını boşa çıkarmıştı. En geç 2030’lu yıllarda emekli edilmesi düşünülen B-1 Lancer ABD’de askeri bütçeden ayrılan paylar hususunda zaman zaman tartışma konusu olmaya devam etmektedir.


B-2 Spirit görünmez stratejik bombardıman uçakları askeri açıdan belli oranda B-52’lerin rolünü üstlenebilen uçaklar olsa da diğer bir çok projedeki gibi birim ve operasyonel maliyetinin çok yüksek olması B-52’nin yerini almasını olanaksız hale getirmiştir. 2003 yılında Irak Savaşı sırasında ve Afganistan’da kullanılan B-2 daha sonra tıpkı B-1’ler gibi bütçeden aldığı pay sebebiyle tartışmalara konu olmuştur. Daha sonra geçtiğimiz yıllarda Libya’da kullanılan uçak, B-52’nin yerini alamasa da görünmezlik özelliği sayesinde Amerikan Hava Kuvvetleri’nin elinde önemli bir rolü olduğunu kanıtlamıştır.

Tarihsel koşullara baktığımızda B-52’nin bugün hala serviste olmasının nedenleri kabaca bunlar, fakat neden yeni bir bombardıman uçağı geliştirilmiyor? ABD’de bu alanda çeşitli çalışmalar olduğunu biliyoruz ancak çoğu uzmanın üzerinde uzlaştığı gibi B-52’nin yerini alacak bir bombardıman uçağının test süreçleri ile birlikte birim maliyetinin en iyi ihtimalle dahi 4 milyar Amerikan Doları seviyesini aşacağı belirtiliyor. Uçak için harcanacak zamanın ve diğer askeri projelerden kaydırılacak kaynağın da bu denklemde yerine oturtulması gerekiyor. Özetle bu tarihsel nedenler ve günümüz koşulları sebebiyle B-52’lerin eşine az rastlanır şekilde 90 yıla yakın kullanılan bir savaş platformu olması mümkün görünüyor.
Kaynaklar
- www.af.mil
- www.minot.af.mil
- www.politico.com
- web.archive.org
- www.flightglobal.com
- books.google.com.tr
- nationalinterest.org

Yazılar çok güzel ama cok uzun zamandan beri yazmıyorsunuz böylr güzel bir sayfayı heba etmeyin.Yazılarınız gerçekten çok başarılı devamını bekliyorum.