Bugün sizlere deneysel bir proje olan Object 279 tankından bahsedeceğim.
Soğuk savaş yıllarında Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği nükleer silahlanma içerisindeydi. Bu nedenle yeni savaş koşullarına adapte olabilecek farklı savaş araçları düşünceleri ortaya atıldı. Bunlardan birisi de birazdan bahsedeceğim Object 279 tankı oldu.
Bu tankın birincil amacı nükleer saldırılara maruz kaldığında diğer tankların ağır hasar alacağı arazilerde görev yapmak ve nükleer atıklar arasında saldırısını sürdürmekti.
1959 yılında üretilmiş olan bu tankın ağırlığı 60 tondur ve zırhı olağanüstü derecede açılandırılmıştır. Ağır olmasına rağmen güçlü motoru (1000 HP) sayesinde yaklaşık 55 km/saat hız yapabiliyordu.
Neden böyle bir zırh tercih edilmiş?
SSCB ve batılı ülkeler tanklarını henüz kompozit zırh ile donatmamıştı. Bu yüzden HEAT mermiler, her türlü dökme zırha dar açılarda bile nüfuz edebiliyordu. Bu sorunu çözmenin iki yolu vardı; zırh kalınlığının büyük oranda arttırılması gerekiyordu. Fakat kalın zırh ağırlığın artmasına ve tankın manevra kabiliyetinin düşmesine neden oluyordu. Diğer yol ise zırhının eğimini artırmaktı, böylece HEAT mermisinin oluşturduğu patlama, zırh plakasında ilerler ve iz bırakırdı ama nüfuz edemezdi. Object 279 tasarımda 2. yolu temel alarak geliştirildi.
Bu kıyamet savaşçısının da tipik Sovyet tankları gibi düşük bir silueti vardı. Object 279’un zırhı birbirine kaynaklanmış dört dökme zırhtan ibaretti. Tareti ise homojen zırha sahip basık bir taretti. Bu tank o zamanın gelmiş geçmiş en zırhlı tanklarından biriydi. Önü ve yanları HEAT-savar kalkanlarla donatılmıştı. Bu yuvarlak kabuk Obj. 279’u bilinen tüm anti-tank toplarından her mesafede koruma sağlıyordu. Taretin zırh kalınlığı 305 mm (ön tarafta 269 mm) idi. Buna rağmen tankın ağırlığı 60 tondu. Karşılaştırmak gerekirse IS-7 tankından yaklaşık 10 ton daha hafifti fakat zırh koruması bakımından Obj. 279 çok daha üstündü.
Tankın zırhına radyasyon kaplaması yerleştirildi, ayrıca araçta ilave basınç oluşturarak zehirli havayı dışarıda tutan çok özel bir sistem kuruldu. Bu mürettebatın kısıtlı bir süre de olsa nükleer atıklar arasında görevini yapmasını sağlıyordu.
Object 279’un çok yüksek bir ateş gücü vardı. Bunu 130 mm’lik M-65 topuna borçluydu ve dakikada yaklaşık 5 kere ateş edebilen yükleme mekanizmasına sahipti. Bu, modern araçlar için bile iyi bir ateş hızıdır. Bu mekanizma yüzünden içyapısı çok dardı. Üretilmiş bütün ağır tanklar arasında en küçük iç hacme sahipti (11,47 m³) bundan dolayı sadece 24 tane top mermisi alabiliyordu. İkincil silahı ise 14,5 mm’lik bir makineli tüfekti.
Bu enteresan tankın bir değişik özelliği daha vardı. 4 paletli bir tahrik birimi vardı; iki tarafında 6 adet birleşik çiftteker ve 3 destek tekeri vardı. Bu ilginç yapılandırma ve gövde düzeni aracın zırh ve koruma özelliğini artırmak amacıyla araca eklenmişti. Bu sayede diğer araçların geçemediği bitki örtülerini, bataklıkları ve dev kar kütlelerini rahatlıkla aşabiliyordu.
Peki, bu proje neden iptal edildi?
- Muazzam arazi geçme kapasitesine rağmen aracın sağa ya da sola dönmesi için çok yüksek miktarda güç ve bolca vakit harcanıyordu.
- 4 palet, arıza sayısını büyük oranda arttırıyordu.
- Tankın geliştirilme süreci o kadar uzun sürdü ki 1950-1960 yıllarında geliştirilen orta tanklarla yarışması mümkün olmayacaktı.
- Diğer Sovyet tanklarına göre oldukça pahalıydı bu yüzden Sovyet felsefesine tersti.
- Füze programlarına daha çok öncelik verilmişti.

Bu kararı bizzat Nikita Krusçev vermiştir. Bu araçtan sadece 3 tane üretildi. Üretilen 2 araç hurdaya çıkartıldı ve geriye sadece bir adet kaldı, o da Kubinka Tank Müzesi’nde sergilenmektedir.

Tarih seven ve muharebe araçlarına karşı da boş olmayan bir zat-ı muhterem.